Aylardır tek kelime yazılmayan “hatır için” bulunduğunuz WhatsApp grupları; Gerçekte niye takip ettiğinizi bile unuttuğunuz ve aslında hiç de takip etmediğiniz Instagram sayfaları;
Sosyal medyada hakikaten niye yazdığınızı idrak etmeden yazdığınız “yorumlar”;
“Belki bir gün giyerim” diye dolapta bekleyen ama aylardır, belki de yıllardır giyilmeyen giysiler;
“Bir gün lazım olur” diye depoladığınız büyün ıvır zıvır;
Vadesi dolmuş yıpratıcı ilişkiler;
Gerçekte merak etmediğiniz halde, muhatabınıza ezberden sorduğunuz “nasılsın” sorusu;
Gerçekte merak edilmeden sorulan “nasılsın” sorusuna verdiğiniz herhangi bir cevap;
Vicdan azabı duymanızı hedefleyip bundan keyif alarak, ahlaki “üstünlüklerini” size dayatan kişiler;
Yaptıkları “iyiliği” aslında size fatura çıkartmak için bekleyenlerin varlığı;
Şiddetini sizden başka kimsenin ölçemeyeceği içsel bir deprem yaşarken, “ayıp olmasın” diye dahil olduğunuz her türlü iş;
Bütün kalbinizle “hayır” demeniz gerektiğini hissettiğiniz halde, ruhunuza ihanet ederek “evet” dediğiniz teklifler;
Kalbiniz sesini susturduğunuz her an…
Enerjinizi sinsice çalan bu sıkışık trafiğe yakalanmak istemiyorsanız, şu andan itibaren korkularınızı teşhis ederek, onaylanma ihtiyacınızın kaynağını tespit ederek, hayatın geçiciliğini idrak ederek, zihnin gürültüsünden uzaklaşıp ruhunuzun o latif sesine kulak vererek ve tam da kendiniz olarak, her zaman yürüdüğünüz yoldan başka bir yol olduğunu fark etmeyi seçebilirsiniz.
“Allah’ın nimetlerine şükreden biriydi. Allah onu seçti ve dosdoğru yola iletti.”
Nahl Suresi 121. Ayet Meali