Yearly Archives: 2024

16 posts

Dijital Kalabalıklar Sanal Yorgunluklar

Aylardır tek kelime yazılmayan “hatır için” bulunduğunuz WhatsApp grupları; Gerçekte niye takip ettiğinizi bile unuttuğunuz ve aslında hiç de takip etmediğiniz Instagram sayfaları;

Sosyal medyada hakikaten niye yazdığınızı idrak etmeden yazdığınız “yorumlar”;

“Belki bir gün giyerim” diye dolapta bekleyen ama aylardır, belki de yıllardır giyilmeyen giysiler;

“Bir gün lazım olur” diye depoladığınız büyün ıvır zıvır;

Vadesi dolmuş yıpratıcı ilişkiler;

Gerçekte merak etmediğiniz halde, muhatabınıza ezberden sorduğunuz “nasılsın” sorusu;

Gerçekte merak edilmeden sorulan “nasılsın” sorusuna verdiğiniz herhangi bir cevap;

Vicdan azabı duymanızı hedefleyip bundan keyif alarak, ahlaki “üstünlüklerini” size dayatan kişiler;

Yaptıkları “iyiliği” aslında size fatura çıkartmak için bekleyenlerin varlığı;

Şiddetini sizden başka kimsenin ölçemeyeceği içsel bir deprem yaşarken, “ayıp olmasın” diye dahil olduğunuz her türlü iş;

Bütün kalbinizle “hayır” demeniz gerektiğini hissettiğiniz halde, ruhunuza ihanet ederek “evet” dediğiniz teklifler;

Kalbiniz sesini susturduğunuz her an…

Enerjinizi sinsice çalan bu sıkışık trafiğe yakalanmak istemiyorsanız, şu andan itibaren korkularınızı teşhis ederek, onaylanma ihtiyacınızın kaynağını tespit ederek, hayatın geçiciliğini idrak ederek, zihnin gürültüsünden uzaklaşıp ruhunuzun o latif sesine kulak vererek ve tam da kendiniz olarak, her zaman yürüdüğünüz yoldan başka bir yol olduğunu fark etmeyi seçebilirsiniz.

“Allah’ın nimetlerine şükreden biriydi. Allah onu seçti ve dosdoğru yola iletti.”

Nahl Suresi 121. Ayet Meali

Yapay Zeka ile ürettiğini itiraf et!

İletişim teknolojilerindeki başdöndürücü hıza yetişmeye çalışırken yapay zekanın hayatımıza girmesiyle olaylar bambaşka bir yöne evrildi. Normalde bazı sitelere ya da uygulamalara girerken “Robot olmadığını kanıtla” uyarısıyla karşılaşıyoruz.

Çeşitli resimlerdeki trafik lambalarını seçmemiz, basit bir matematik işlemini yapmamız ya da karışık yazı tipleriyle yazılmış rastgele harfleri tekrar yazmamız bekleniyor. Bu uygulamanın yanına şimdi bir de “yapay zeka ile oluşturuldu olarak etiketle” uyarısı eklendi. Artık neredeyse neyin gerçek, neyin üretilmiş ya da üzerinde oynanmış bir görsel olduğunu ayırt edemiyoruz.

Bu noktada sosyal medyada üretilen içeriğin “yapay zeka” olduğunun işaretlenmesi önemli bir uygulama. Ama tabii kullanıcılar buna ne kadar uyar belli olmaz. Bu noktada tüm sosyal medya platformlarının bunu uygulaması ve uymayanların paylaşımlarını kaldırması, manipülasyon ya da dezenformasyonun önüne geçilmesi açısından faydalı olabilir.

Sosyal medya uygulamaları henüz bir görselin yapay zeka ile üretildiğini anlayacak kapasitede değil ama yakın gelecekte bunu anlayıp görselin üzerine yapay zeka uyarısı koyması bahsettiğimiz risklerin önüne geçmek adına önem taşıyor.

Meta şirketi küresel toplum için bir özgürlük mecrası mı, yoksa dijital diktatörlük mü?

Ülkemizde Instagram’ın 9 günlük erişim engeli sona erdi. Bu süreç farklı pek çok noktada analiz edilebilir ancak en dikkat çekici olan şuydu: Uygulama kapanınca bazı kişiler sanki kolu kopmuş gibi tepki verirken en çok “özgürlük” söylemini kullandı. Oysa uygulama ve ait olduğu şirket küresel toplum için tam bir diktatörlük tehdidi taşıyor. Facebook ve Whatsapp’ın yanı sıra yapay zekâ girişimleriyle de küresel bir tekel haline gelen ve hali hazırda 5 milyarı aşkın kullanıcıya sahip olan Meta şirketinin en popüler uygulaması Instagram…

Dünyada 2 milyar, ülkemizde 57 milyon kişi gününün önemli bir kısmını bu uygulamada geçiriyor. Bu uygulama ile bilgi ediniyor, haberdar oluyor, algı ve duyguları şekilleniyor, kendini ifade ediyor. Ancak uygulama; sansürleri, kısıtlamaları ve hatta hesap kapatmaları ile kullanıldığı ülkenin ilgisine, değerlerine ve gündemine meydan okurken; düşmanı olan terör örgütlerinin propaganda ve yalan haber yaymasına engel olmuyor.

Meta’ya akıtılan oluk oluk kişisel veriler meselenin ayrı ve önemli bir boyutu… Uygulamadaki bağımlılık yapıcı niteliklerle kullanıcıların manipüle ve istismar edilmesi, Igbt desteği ve yol açtığı psiko-sosyal sorunlar ise cabası… Pervasızca toplumumuzun bilgi, algı ve duygu atmosferini kirleten bu uygulamaya devletimizin geç de olsa çizdiği sınır ise dünyada ilk değil… Avrupa’dan Asya’ya pek çok ülkede, kullanıcıları şiddet, nefret ve ahlaki açıdan sorunlu içeriklere karşı korumayan, ülke güvenliğini riske atan ve ülke değerlerine zarar veren dijital platformlara yaptırım uygulayan yasalar mevcut.

Yaşanan sokak olaylarıyla mücadelede sosyal medya uygulamalarına karşı İngiltere’nin aldığı asayiş tedbirleri ise en güncel örnek… İngiltere 16 yaş altına sosyal medyanın yasaklanmasını da bir süredir tartışıyor. Sonuç olarak, Instagram’ı, küresel medya devlerini ve bu süreçte tüm dünyada toplumları bu dijital diktatörlükten korumak için verilen hukuk ve asayiş mücadelesini bilmeden atılan “özgürlük” çığlıkları en hafif tabiriyle cahillikten öteye gitmiyor.

Dijital Dünya Pamuk İpliğine mi Bağlı?

Dün küresel boyutta yaşanan dijital aksaklık kısa sürdü ancak üzerine uzunca düşünmek gerek. Küresel teknoloji devlerinden biri olan Microsoft tarafından geliştirilen Windows işletim sistemini kullanan bilgisayarları etkileyen arızanın online bilgi güvenliği firması CrowdStrike kaynaklı olduğu açıklandı.

Hemen belirtelim ki 2023 verilerine göre Windows’un tüm dünyada kullanım oranı yüzde 67… Yani dünyada bilgisayar teknolojileri ile yapılan tüm iş ve işlemlerin yüzde 67si tek bir şirkete bağlı…

Şimdi şu soruyu soralım: Günümüzde bilgisayar teknolojisi olmadan yürütülebilen kaç iş sahası kaldı?

Nitekim dün yaşanan arızayla birlikte dünya genelinde havalimanları, bankalar ve hastaneler dâhil hayatın pek çok alanında saatler süren aksaklıklar yaşandı. Haberciliğin abartılı diliyle söylersek, dünya durma noktasına geldi.

Yaşanan arıza ister bir siber saldırı kaynaklı olsun, isterse şirketin bir hatası olsun, bize şunu gösterdi: Dijital teknolojilerde hali hazırdaki küresel tekelleşme yani bu teknolojilerin birkaç şirketin elinde bulunması dünya için büyük bir risk ve tehdit oluşturuyor. Küresel olarak hayatın farklı alanlarındaki kurum ve kuruluşların aynı işletim sistemine bağlı olması; ilgili şirkete bağımlılığa ve bunun her açıdan istismarına da kapı aralıyor. Siber vatan kavramı ve millî teknolojilerin önemi bir kez daha anlaşılıyor.

Dün yaşanana benzer aksaklıkların tekrarlanma ihtimali ise oldukça endişe verici… Göz alıcı dijital dünya aslında pamuk ipliğine mi bağlı? Bu ihtimale karşı alınması gereken bireysel ve devletler bazında tedbirler hararetle tartışılıyor.